Bireysel Danışmanlık

Çocuklarda Öfke

team image

Öfkenin genel bir tanımına bakıldığında, engellenme, saldırıya uğrama, tehdit edilme, yoksun bırakma ve kısıtlama gibi durumlarda hissedilen, kişiye yönelik ya da duruma yönelik saldırgan davranışlarla sonuçlanabilen yoğun ve olumsuz duygudurumudur (Budak, 2003; akt. Onbaşılı, 2011).

Öfke üç farklı bakış açısıyla tanımlanmaya çalışılmıştır: psikolojik, biyolojik ve sosyal. Psikolojik bakış açısına göre öfke, olumsuz olaylara verilen duygusal bir tepkidir. Öfkenin biyolojik yönü ise tehdit, yaralanma, engellenme gibi algılar karşısında, bedenin sempatik sinir sistemiyle kendini korumaya yönelik otomatik bir tepkide bulunmasıdır. Sosyolojik açıdan öfke, sosyal süreçtir ve sosyalizasyonun önemli bir parçasıdır. İnsanın bir tehdit algısı karşısında verdiği fizyolojik ve psikolojik tepkileri üzerinde düşünme, öğrenme vb. bilişsel süreçleri içermektedir (Allcorn, 1994; akt. Onbaşılı, 2011).

Öfkenin nedenleri olarak birçok neden öneri sürülmektedir. Gazda’ ya göre öfkeye neden olan etmenler üçe ayrılmaktadır. Bunlardan ilki kayıplardır. Örneğin ölümler, vücudunda herhangi bir uzvunu kaybetme ve kişinin işini kaybetmesi gibi durumlar, kişide yoğun üzüntü ve yas duygularının ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu gibi durumlarda kişi yoğun öfke duygusu yaşayabilmektedir. İkinci etmen ise tehditler ve korkulardır (aktaran Kaplan, 2007). Örneğin kişi geçmişte yaşadığı ya da tanık olduğu olayları hatırladığında yoğun öfke yaşayabilmektedir. Bu yoğun öfke travma sonrası stres bozukluğu yaşayanlarda görülebilmektedir (Yıldırım, 2006; akt. Kaplan, 2007).

Üçüncü etmen olarak engellenmedir. Engellenme, kişinin isteklerinin, ihtiyaçlarının ve ya bir davranışın amaca ulaşmasının önün geçilmesidir son olarak da reddedilmedir. Bireyin bir başkası tarafından reddedilmesi sonucu yaşadığı incinme, çöküntü, değersizlik ve hayal kırıklığı sonucunda yaşadığı yoğun öfke durumudur (Kanoğlu, 2008; aktaran Kaplan, 2007).

Psikanalitik kurama göre erken dönem çocukluk yaşantıları ve oral ve anal dönemde yaşanan fiksasyonlarla bireyde öfke ve saldırganlık davranışları görülebilmektedir. Ve bireyler öfkelerinin altında yatan nedenleri fark edebilirlerse, öfkeyle baş edebilmektedirler (Kaplan, 2007; akt. Onbaşılı, 2011)

Sosyal öğrenme kuramına göreyse, saldırgan davranışlar araçsal öğrenme ve gözlem yoluyla öğrenme olarak ikiye ayrılmaktadır.Bandura, insanların doğuştan saldırgan iç dürtülerinin olduğunu ancak saldırgan davranışların kime uygulanacağı, ne zaman aktif olacağı, hangi sıklıkla olacağının, sosyalleşme içinde sonradan öğrenildiğini söylemektedir. Saldırganlık yaşamın ilk yıllarında anne- babanın davranışları ile pekişirken daha sonra arkadaş, öğretmen ve çevre tarafından pekiştirilen davranışa dönüşebilmektedir (akt. İmamoğlu, 2003).

Bilişsel görüşe göre de; bireyin algılamaları, beklentileri ve değerlendirmeleri öfke yaşantısının ortaya çıkmasında önemli rol oynamaktadır. Öfke, sosyal-bilişsel eksiklikler ve çarpıtmalar ile ilişkilidir (Güleç, 2002; akt Onbaşılı, 2011).

Aydın’ a göre çocukluk döneminde öfkenin nedenleri olarak, çocuğun mizaç yapısı ve yanlış öğrenmesi olabileceği gibi aile içindeki psikolojik etmenler ve annenin, babanın çocuğa karşı farkında olmadan geliştirdikleri değerler ve yargılarla da ilişkili olabilmektedir (aktaran. Şahin 2006).

Çocuklar, öfkelendiklerinde bunu uygun yollarla kontrol altında tutmayı bilememektedirler. Çocukların, çatışmalara cevapları saldırganca davranmak olabilmekte, kızgınlıklarını zararlı ve yıkıcı yollarla ifade edebilmektedirler. Bu tür olumsuz davranışlar, çocuğu öfkelendiren durumla açıklanıp davranışı onaylandığında, şiddet içeren davranış, kızgınlığın dışa vurumu için sosyal açıdan kabul edilebilir bir tepki haline gelmektedir (O‟Rourke ve Worzbyt, 1996; akt. Şahin, 2006).

Gelişimsel olarak pek çok temel davranışın kazanıldığı ilköğretim çağında, gelecekte yetişkinler olacak bugünün çocuklarına problem çözme becerileri, iletişim becerileri gibi, öfkelerini kontrol etmelerine yardımcı olacak becerilerin kazandırılmasının toplumsal huzurun sağlanmasına yardımcı olacağı düşünülmekdedir (Şahin, 2006).

Stresin ve öfke yaratan durumların üstesinden gelebilmek bir takım başa çıkma becerileri gerektirmektedir (Şahin,2006).

Çocuklara verilebilecek “öfke denetimi” eğitimleriyle, onlara kendileri gibi düşünmeyenlerle kavga etmek yerine, farklılıkları barışçıl yollarla kabul edebilmek için sorunları bir de karşıdaki kişinin bakış açısından görebilme becerisi kazandırılmaya çalışılmalıdır. Böylece öğrencilerin gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde, uyumlu, barışçıl, kendini iyi bir şekilde ifade edebilen bireyler olarak yaşamlarını sürdürebilmelerine yardımcı olunulabilir

Öfke sorunu yaşayan çocuklara yönelik bazı uygulamalar kullanılarak da bu konuda çocuklara destek olunabilir. Bu çalışmalardan bazıları şu şekildedir:

  • Çocukların Öfkelerini Harekete Geçiren İpuçlarını Tanımalarına Yardım Etme
  • İlginin Başka Yöne Kaydırılması
  • İmge (Hayal) Oyunu

gibi teknikler kullanılabilmektedir (Özmen, 2006)