Yetişkin ve Psikolojik Danışmanlık

  • Anasayfa
  • Yetişkin ve Psikolojik Danışmanlık

CORONA PSİKOLOJİSİ

course Image

CORONA PSİKOLOJİSİNDEN NASIL KURTULURUZ?

Corona (covid-19) psikolojisinden bu süreçte herkes farklı şekiller de etkileniyor.Corona virüs ile ilgili durumların belirsizliği stres ve kaygılarımızı tetiklediği için beraberinde psikolojik bir takım sıkıntıları da getirmesi kaçınılmaz olabiliyor.İnsani bir koruma iç güdüsü olarak kendimizi farklı şekillerde ifade etmeye başlıyoruz. Stresin dışarı atılma şekilleri her insanda farklılık gösterdiği için bu süreçte kimimiz yemek yapmaya yoğunlaşırken kimimiz yoga,meditasyon gibi alanlara kimimiz ise temizlik gibi konulara yoğunlaşmayı tercih ediyoruz. Kaygı bozukluğu,panik ataklar, depresyon ve halk arasında takıntı denilen obsesif kompulsif bozukluklar görülebiliyor. Bunlara ek olarak bu süreç insanlarda ‘’bir şey yapmalıyım eksik ve yetersiz hissetmemeliyim’’ algısı da yaratıyor. Her gün sosyal medya da ya da bu konuyla ilgili çokça bilgiye maruz kalıyoruz. Çevremizde ki insanların kendini daha iyi ve verimli hissetmek adına yaptıkları bizim algımızda da değişikliğe yol açarak ’’neden ben de yapmıyorum ya da yapamıyorum’’ şekline bürünebiliyor. Bu da stres düzeyimizi etkileyen başka bir etken halini alıyor.

Ne Yapmalıyız?

  • Öncelikle panik olmamak ve gereken tedbirleri almak, alınan önlemlere uymak ve yapabildiğimiz ölçü de evde kalmaya özen göstermek gerekmektedir.
  • Günlük hayatımızda sosyal medyadaki olumsuz yorumlara karşı dikkatli olmalıyız. Bunlara aldanmamalı ve en doğru bilgiyi bu konuda uzman kişilerden almaya özen göstermeliyiz. Aksi takdirde kaygı seviyemizi tetiklemiş oluruz. Bunun yanı sıra yapacağımız olumsuz konuşmalar yapmak ve önlemlere aykırı davranışta bulunmakta kaygı seviyemizi arttıracak ve kaygı bozukluğuna sebep olacaktır.Bu tip durumlardan kendimizi uzak tutmaya özen göstermeliyiz.
  • Aşırı derece de temizlik yapmak,aşırı derece de önlemlere dikkat etmek yapılan davranışların aşırıya kaçması ve yapılmadığı durumlarda rahatsızlık hissetmek bir süre sonra takıntı (OKB) bozukluğuna yol açabilir. Bu yüzden önlemlerimizi uzmanların belirttiği ölçüde ve sıklıkta yapmak yeterli olacaktır. Kaygıdan ya da hissettiğiniz olumsuz duygulardan kaçmak için temizlik gibi aktivitelerde aşırı bulunmak o anlık rahatlama sağlamanıza neden olabilir fakat bu alışkanlık haline geldikçe daha sonrasında şiddetli biçimde geri dönecektir. Bunun yerine kitap okuma, meditasyon ,yoga,spor gibi aktivitelerde bulunmak daha sağlıklı olacaktır.
  • İçinde bulunulan durumun kişisel olmadığını ,küresel çapta bir durum olduğunu, sizi etkilediği gibi benzer hisler ve duygularla herkesi etkilediğini kabul etmemiz gerekmektedir. Bu durumu kişiselmiş gibi algılamak sizi daha çok umutsuzluğa sürükleyip içinize kapanmanıza ,hayattan zevk almayan bir konuma geçmenize sebep olabilir ve depresyonu tetikleyebilir. Unutmayalım ki maddi ve manevi kayıp yaşayan,olumsuz duygulanıma kapılan sadece siz değilsiniz . Şu an sizinle aynı durumları yaşayan birçok insan mevcut.
  • Özellikle sosyal medyada yaygın olan, kişilerin kendini iyi ve değerli hissetmek adına yaptığı etkinlik ve aktiviteleri sırf başkası yapıyor diye yapmak size iyi gelmeyecektir. Gerçekten kendiniz istediğiniz için o aktiviteyi yapmalısınız. Diğer türlü yapmadığınız zaman kendinizi değersiz ve yetersiz hissetmenize sebep olacaktır. Herkes yapıyor diye yapmak zorunda olmadığınızı bilmek kaygı düzeyiniz için önemlidir. Her birey farklı olduğu gibi sizde farklı ve biricik bir bireysiniz. Ve zamanınızı nasıl yöneteceğiniz sizin kişisel tercihinize kalmış bir durumdur. Bir şeyler yapmak gibi hiçbir şey yapmamakta gayet doğal ve insani bir seçimdir. Kendinizi hiçbir şey için zorlamayın.

Unutmayın! Bu süreç geçici bir süreç. Her şey bittiğinde sağlıklı bir psikoloji ve beden size lazım..

DEPRESYON

course Image

BAHAR DEPRESYONU

Sonbahar ayının ortalarına gelmemiz ile birlikte güneşle olan ilişkimizin gittikçe azalması sonbahar depresyonuna zemin hazırlayabiliyor. Kendini iyiden iyiye hissettiren soğuk havalar, yaza veda edişimiz ,güzel güneşli ve tatili bol aylardan çıkıp şehre geri dönüş yapmak, işe kanalize olmaya çalışmak, yazlık kıyafetleri kaldırmak çoğu insan için yorucu bir hal alıyor. Hüzün ve melankoli mevsimi olarak tanımlanan sonbahar, birçok insanda depresif bir ruh haline davetiye çıkarıyor. Bunun sebebi ise güneş ışınlarının azalmasıyla birlikte salgılanan ve mutluluk hormonu da olarak bilinen seratonin hormonunun azalması ve beyin kimyasının değişmesidir.

Yaşamın stresinden biraz da olsa uzaklaştığımız uzun ve sıcak yaz günlerinden çıkıp sorumluluk almamız gereken sonbahar aylarına giriş yapmak bizde bazı psikolojik ve duygusal değişimler yaratabiliyor. Sonbahar depresyonu bilinen depresyon ile benzer belirtiler gösterebiliyor fakat burada bizim dikkat etmemiz gereken en önemli unsurlardan birisi depresyonun süresidir. Depresyonunuz kronikleşmişse artık bizim için sonbahar depresyonundan çıkmış bir hal alıyor. Sonbahar depresyonunun ise belirtilerine bakacak olursak; mutsuz ve huzursuz bir ruh hali,sürekli uykulu hissetme ya da uyuyamama,kendini suçlu hissetme ve değersizlik duygusu,sinirli ve gergin bir ruh hali,dikkat eksikliği ve odaklanamama,yorgunluk, halsiz ve bitkin olma durumu,cinsel isteksizlik,iştahsızlık ya da aşırı kilo alma,kaygı bozuklukları gibi belirtileri mevcuttur. Depresyon ciddi bir duygu durum bozukluğudur ve zamanında doğru müdahale edilerek tedavi edilmezse sonuçları olumsuz olabilir. Eğer belirtilere göz attığınızda sonbahar depresyonunuzun olduğunu düşünüyorsanız yapacağınız bazı şeyler durumu daha kolay atlatmanız açısından size yarar sağlayacaktır. Öncelikle kısalmaya başlayan şu günlerde olabildiğince güneşin enerjisinden yararlanın, açık havada yürüyüş yapmaya ,bisiklete binmeye çeşitli spor aktiviteleri yapmaya özen gösterin,sağlıklı beslenin,sosyal desteğinizi eksik etmeyin,dikkatinizi çekecek bir aktivite ya da etkinlik bulup ona yönelmeye çalışın, ikili ilişkilerinizde karşınızdakinin tutum ve davranışlarına gereksiz anlamlar yüklemeyi bırakın, sizi sakinleştirecek ve rahatlatacak ortamlar da bulunmaya çalışın, işlerinizi önem sırasına göre listeleyin ve planlı hareket edin,önceden yaptığınız hiçbir etkinliği bırakmayın, sinema,müzik, tiyatro, kitap okuma gibi aktiviteleri hayatınızdan eksik etmeyin ve en önemlisi hayata elinizden geldiğince olumlu bakmaya çalışın. Karamsar,üzgün ve yorgun bir bakış açısından ziyade tamamen tersi olumlu bir bakış açısı geliştirin . Eğer belirtileriniz zaman geçtikçe ağırlaşıyor ve artıyorsa profesyonel bir destek almayı unutmayın

Ne Yapmalıyız? Ne zaman yardım almalıyız ?

  • Kaygının düşünce yapımızdan gerçekleştiğini ve kaygılarımızı yönetenlerin olaylar ve durumlar değil bizim kendi düşünce yapımız olduğunu fark etmeliyiz. Benzer olaylara farklı insanların farklı şekilde tepki vermesi de düşünce yapılarımızda ki farklılıktan kaynaklanmaktadır. Bir olayı kaygı haline getiren o olay değil ona yüklediğimiz anlamdır. Fakat bazen bunun farkında olsak da kaygılanmaktan vazgeçemeyiz.
  • rneğin danışanlarımdan şu cümleleri çok duyarım; ‘’uçağın düşmeyeceğini biliyorum ama yine de korkuyorum’’ ya da ‘’kapalı yerlerde başıma bir şey gelmez evet ama ben yinede gitmek istemiyorum’’. Bu gibi kaygılarımız hayatımızı kısıtlar ve sınırlar konuma getirir. Ve kaygı duyulan durumların çemberi bir süre sonra o kadar genişler ki siz bir bakıma her şeyden kaçınan ve kaygı duyan konuma gelebilirsiniz. Bu yüzden kaygılarla yüzleşmek onların üzerine gitme onlarla baş edebileceğinizi bilmek bizim için önemlidir.
  • Kaygı bozukluğu sizi yoran kısıtlayan ve hayat kalitenizi düşüren bir rahatsızlıktır. Hayatınızı büyük ölçüde olumsuz olarak etkiliyorsa mutlaka tedavi edilmelidir. Bireyin kaygısına bağlı olarak bir tedavi planı oluşturulmalıdır. Bu tedaviler psikoterapi süreci ,psikofarmokolojik destek,gevşeme ve nefes alma teknikleri ,stres yönetimi gibi tekniklerdir. Bireyin kaygısına uygun teknikler seçildikten sonra tedaviye başlanmalıdır. Çoğu zaman kendinizde bu tip belirtileri gördüğünüz de alacağımız profesyonel bir destekle kaygı bozukluğu geçebilmektedir.

Moneta Psikoloji

KAYGI BOZUKLUĞU

course Image

KAYGI BOZUKLUĞU

Zaman zaman hepimiz hayattaki bazı durumlar karşısında kaygılı hissederiz ve kaygı bozukluğu yaşarız. Fakat gündelik hayatımızı sıkıntıya sokmayan, işlevselliğimizi bozmayan, bize zararı dokunmayan kaygılarımızı normal olarak nitelendirilebiliriz.

Fakat kaygılarımız önünü alamadığımız şekilde artmışsa ve genellenmiş bir şekilde çoğu durumdan kaygı duymaya başladıysak ,bu düşüncelerimizi kontrol etmekte zorlanıyorsak ,uzun zamandır hemen hemen her gün bu durumu deneyimliyorsak ‘kaygı bozukluğunun’ varlığından söz edebiliriz. Bunun yanında kaygının vücudumuzun verdiği bir bedensel tepki olduğunu bilmeliyiz. Kaygı durumlarında beden bize ‘ bir sorun var’ uyarısı yapmaktadır. Bunun akabinde bedenimizde fizyolojik tepkiler oluşur. Bunlar; gerginlik,sinirlilik,uykusuzluk,baş ağrısı,mide ağrısı,odaklanamama gibi tepkiler olabilir.

Özellikle içinde bulunduğumuz korona virüs dönemde gerek aldığımız aşırı tedbirler gerek uygulamamız gereken bir takım yönergeler olduğu için çoğu insanı etkilemekle beraber normal yaşantısında da kaygılı olan bireyleri daha çok etkileme eğilimindedir. Hepimizin bu tip süreçler de etkilenmesi ve kaygılanması olasıdır.Fakat bunu uç boyuta taşıyıp aşırı kaygılı şekilde davranmak ve bunu hayatımızın her alanına yaymak sonraki süreçlerimiz de de kaygı bozukluğu sıkıntısı yaşamamıza sebep olabilir.


Moneta Psikoloji